Bir yaşama biçimidir aslında öğrenmek. Dünyaya gözlerimizi açar açmaz öğrenmeye başlarız aslında. Dünyayı, insanları, insanlığı... Önce farkına varmaya başlarız varoluşumuzu. Sonra zamanla konuşur, emekler, yürümeye başlarız. Öğrenmeye önce aile içinde başlarız. Sonra da yavaş yavaş topluma karışarak yabancı insanlarla devam ederiz öğrenmeye. Zamanla öğrendiklerimizi pekiştirir, üstüne yeni bilgiler katarız.
Öğrendiğimiz onca şeyi bir süre sonra sınıflandırmaya başlarız. "Hangi konular daha çok dikkatimi çekiyor?", "Neyi daha kolay kavrayabiliyorum?" "Severek yapabileceğim uğraşlar neler?" gibi kafamızda oluşan sorulara daha net cevaplar bulmaya başlarız zamanla. Bazılarımız sanatçı ruhluyken bazılarımız ise bilim dünyasında çığır açma konusunda oldukça heveslidir. Bunun gibi nice örnekler vardır aslında. Kısacası "Herkes sayısal/sözel alanda başarılı olmak zorunda." diye bir kural yoktur. Ne kadar "ilgi alanlarımıza yoğunlaşarak" sıkı bir şekilde çalışırsak bir o kadar hayallerimize yaklaşmış oluruz. Sevdiğimiz işi yapmak istiyorsak kendimize en uygun uğraşı bularak emek vermemiz gerekir. Başladığımız noktadan itibaren attığımız adımların sağlamlığı ve hayallerimize olan inançlarımız bizim hayatımızı etkileyecektir. Yani adımlarımızı dikkatli bir şekilde atmamız gerekiyor.
Umarım hepiniz hayallerinize kavuşur, güne sevdiğiniz işi yapma heyecanıyla başlarsınız.
Sağlıcakla kalın.
Bir önceki yazımız olan Rakiplerinizin Önüne Geçmenin 13 Sırrı başlıklı makalemizde sizinle beraber aynı yolda olan rakiplerinin önüne geçme ve daha başarılı olmak üzerine bilgiler verilmektedir.
Görüşlerinizi Bizimle Paylaşın (0)